Haber Detayı
28 Ocak 2021 - Perşembe 14:39 Bu haber 681 kez okundu
 
Uğur Mumcu ve demokrasi şehitleri Keşan’da anıldı
Keşan Güncel Haberi


24 Ocak 1993 tarihinde evinin önündeki araca bomba koyularak bir saldırı sonucu yaşamını yitiren cesur yürekli gazeteci Uğur Mumcu ölümünün 28. yıldönümünde  ve diğer demokrasi şehitleri de 27 Ocak 2021 Çarşamba günü düzenlenen törenle anıldı.

Saat 12.00’de Uğur Mumcu Caddesi’nin girişindeki Uğur Mumcu anıtında düzenlenen törene CHP Keşan İlçe Başkanı Recep Pekcan, Beyendik Belediye Başkanı Muhammet Örnek ile CHP’li il genel meclisi üyeleri Sezgin Gündoğdu, Erdinç Can ile vatandaşlar katıldı.

 

Anıl Çakır‘ın sunumunda gerçekleşen tören saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başladı.

Ardından Cumhuriyet Kadınları Derneği Keşan Şube Başkanı Nilüfer Erk Oğuz, bir konuşma yaparak Mumcu ve demokrasi şehitlerini anarak şunları söyledi.

“Bu meslekteki en büyük hayalim. Rahmetli Uğur Mumcu’nun suikastını çözmektir eğer bu işi çözersem o zaman gözüm arkada kalmaz; Uğur Mumcu cinayetine ortaya çıkarmadan ölmek bana haram’ diyen Ali Gaffar Okkan ise ‘Uğur Mumcu cinayetiyle ilgili çok önemli bilgiler vereceği gün’ pusuya düşürülerek şehit edildi. O gün bir Gaffar Okkan şehit olduysa binlerce Gaffar Okkan doğdu! Unutmayalım ki, cesur bir kez, korkak bin kez ölür. Önemli olan insanın böyle bir toplumda mezar taşı gibi susmamasıdır! Korkmuyoruz! Susmuyoruz, Uğur Mumcu’dan Gaffar Okkan’a, Muammer Aksoy’dan Bahriye Üçok’a, Çetin Emeç’ten Abdi İpekçi’ye, Ahmet Taner Kışlalı’dan, Necip Hablemitoğlu’na tüm adalet ve demokrasi şehitlerimizi saygı ve rahmetle anıyoruz. Uğur Mumcu araştırmacı gazeteci kimliğinin yanı sıra; hukukçu kimliği ile de tanınmıştır Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde ‘avukat’ olma amacıyla okumuştur. Hak arayan olmak, savın değil savunmanın yanında olmak amacıyla hukuk eğitimi almıştır. Hukuk öğrenciliği ve gazetecilik, akabinde avukatlık mesleğini bir süre birlikte yürüten Mumcu bir sözünde, ‘Dün sabaha kadar araştırarak yazdığım hiçbir konuyu yalanlayamadınız. Öyleyse vurun parçalayın! Her parçamdan benim gibiler beni aşacaklar doğacaktır’ diyor. Mumcu’nun da dediği gibi yazdıklarının hiçbiri yalanlanamamıştır. ‘Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz’ diyen Uğur Mumcu’nun yazdıkları iddiadan ibaret değil, kanıta dayalı ispatlanmış gerçeklerdir. Uğur Mumcu’nun amacı gerçeğe ulaşmaktır. Kendi değimiyle: gezip dolaşmadan, yudumlayıp köşesinde oturup köşe yazan gazetecilerden olmamıştır. Yazdığından daha çok okumuştur. Olaylara ilişkin tanıklara ulaşmış, onları dinlemiştir. Bilgi ve belge toplamış yani ‘delil’ toplamıştır. Dava dosyalarını fiilen avukatlık yapmış bir hukukçu olarak incelemiştir. Birçok gazetecinin yorumlayamadığı bu belgelere dava dosyalarından ulaşmıştır. Mehmet Ali Ağca davasına ilişkin yazdıkları O’nun dünya çapında tanınmasına sebep olmuştur.”

 

Yine kendi değimiyle; inanca dayalı değil ispata dayalı yazmıştır. Günümüzde Uğur Mumcu’ya atıf yapmak bir vakıanın ispati için yeterlidir. Ankara Üniversitesi İdare Hukuku kürsüsündeki asistanlığı Mumcuya devlet idaresine, devletin iç ve diş ilişkilerine teknik bakış açısı getirmiştir. Uğur Mumcu hukuki düşünce disiplinini gazetecilik mesleğinde fiilen uygulayarak fark yaratmıştır. Hukukçu kimliği O’nun düşünce dünyasını ve bu bağlamda hak ve adalet kavramlarına bakışını derinden etkilemiştir. Bunu ifade etmeyi de başarmıştır. ‘Bir kişiye yapılan haksızlık tüm topluma karşı işlenmiş bir suçtur, Susanlar da bu insanlık suçlarına katılmış olur’ diyor bir sözünde Mumcu. Başka bir sözünde: ‘Haklıdan yana değil, güçlüden yana olanlar korkak ve korkak olurlar. Güç merkezi değiştikçe dönerler fırıldak olurlar’ diyor. ‘Bir toplumda bir kısım insanlara hak diye dağıtılan yetki, diğerlerinden esirgenirse mülkün temeli olan adalet ancak küçük siyasi oyunların harcı olur’ diyen Uğur Mumcu için, hak ve adalet kavramlarının, O’nun düşünce dünyasının temeli olduğunu görüyoruz. Uğur Mumcu neredeyse 30 yıl önce; siyaset-ticaret-tarikat yapılanmasını tespit ederek devlet idaresinde, yargıda orduda, emniyette tarikat-cemaat kadrolaşmasından bahsetmiş; ‘tarikatlara ve cemaatlere alınan genç çocuklar, 30 yıl sonra general olacaklar ve Cumhuriyete karşı ayaklanacaklar’ uyarısında bulunmuştu. 30 yıl sonra Uğur Mumcu’nun bu uyarısının ne denli haklı olduğunu en acı şekliyle tecrübe etmiş bulunuyoruz. ‘Bir gün mezarlarımızda güller açacak ey halkım unutma bizi! Bir gün sesimiz hepinizin kulaklarında yankılanacak ey halkım, unutma bizi!’ Unutmuyoruz, yaşatıyoruz!”

  

Oğuz’un ardından da Keşanlı Gazeteci Bülent Saylam, bir konuşma yaptı.

Saylam‘ın konuşması da şöyle;

“Sevgili Uğur Mumcu sevenleri, Mumcu’nun 28. Ölüm yıldönümünde yine onu anmak, hatırlamak için anıtının başındayız. Bizi yıllardır onun hatırasını anlatmak için buraya getiren Mumcu’nun dürüst, ödünvermez, vicdan sahibi ve onurlu bir insan olmasıdır. Biz onun hukukçu kimliğini, araştırmacı gazeteciliğini, uluslararası bir yazar olduğunu buradan hep anlattık ve anlatmaya da devam edeceğiz. Ancak ben bugün sade vatandaş Uğur Mumcu’yu size anlatmak istiyorum. Mumcu’nun bir günü nasıl geçer, hangi müzikleri dinler, yazılarını nasıl hazırlar, biraz bunlardan bahsedeceğim.

Bana bu konuda bir YouTube videosu bana yardımcı oldu. 22 Ocak 2015 tarihinde Mumcu’nun ölüm yıldönümü nedeniyle Aylin Yazan’ın hazırladığı BBC Türkçe’nin Arşiv Odası adlı videoda Uğur Mumcu 1984 yılında Londra’da BBC Türkçe’den Ayça Abakan ve Nuri Çolakoğlu‘yla siyaseti değil müzikten şiire, edebiyattan tatile özel yaşamını konuşuyor.

Şimdi bu söyleşinin bir kısmını sizlerle paylaşıyorum.

Söyleşiye Nuri Çolakoğlu, şu soruyla başlıyor: “Uğur Mumcu, bize çok kısa olarak yaşam öykünüzü anlatır mısınız?”

Mumcu da kendini şöyle tanıtıyor: “1942 yılında doğdum. Hukuk öğrenimi yaptım. Bir ara Ankara Hukuk Fakültesinde idare hukuku asistanı olarak çalıştım. Daha sonra da gazeteciliğe başladım. 11-12 yıldır da profesyonel gazeteci olarak çalışıyorum. Evliyim 2 çocuğum var.” 

 

Ayça Abakan da gazetecilik konusuna şu soruyla giriyor: “Nasıl bir şey sizin için gazetecilik, nasıl bir uğraş?”

 

Mumcu, şöyle anlatıyor gazeteciliği: “Gazeteciliği tek başına gazetecilik diye almıyorum. Gazetecilik bir siyasi işlevin parçasıdır. Onun bir parçası olarak görüyorum ve siyasi kavganın siyasi mücadelenin bir yeri, bir kürsüsü olarak niteliyorum.” 

Nuri Çolakoğlu araya girerek Mumcu’ya “Peki, bu kadar yoğun uğraş arasında dinlenmeye hiç vakit buluyor musunuz?” diye ekliyor.

Dinlenemediğinden yakınan Mumcu“Yani çok buluyorum desem yanlış olur. Yazın örneğin tatile gidiyorum plajda okuyucularla karşılaşıyorum. Okuyucularla sohbete başlıyoruz. Tabi saatlerce denize girmek yerine eski konularda kulaç atıyoruz.” diyerek esprisini yapıyor.

Bu esprinin ardından Mumcu’nun müzikle olan arasını merak eden Nuri Çolakoğlu, şu soruyla devam ediyor: “Peki müzik vs. Onlardan herhangi bir ilişki”

MumcuÇolakoğlu’nun sorusunu bitirmeden “Var tabii olmaz olur mu? Müziğin her türünü dinlerim, akşamları kendi başıma kaldığımda plak dinlerim arabamda, sürekli müzik dinlerim. Türk müziği, batı müziği, klasik müzik, hepsini.” şeklinde diye yanıtlar.

Ardından Ayça Abakan da “Ben aslında nasıl bir günlük yaşamınız olduğunu soracaktım. Yani bir gününüz nasıl geçer?”

“Çok sıkıcı” der Mumcu gülüşmeler olur. “Anlatayım” diyerek bir gününün nasıl geçtiğini şöyle aktarır: “Şimdi sabah kalkıyorum, kahvaltıdan sonra BBC dinlerim. BBC’nin 8 haberlerini dünyada ne var ne yok? Ondan sonra 9 haberlerini dinlerim, sonra günlük gazeteler gelir, onları okurum. Günlük gazeteleri okuduktan sonra günlük yazımı yazarım, gazeteye giderim. Gazetede birkaç saat kalırım, okurlarla görüşürüm, öğleden sonra ya eve gelirim çalışmaya, ya da meclis kitaplığına Türkiye Büyük Millet Meclisi kitaplığına giderim, orada çalışırım. Akşam yemekten sonra da ya televizyon seyrederim ya video seyrederim ya da işte arkadaşlar gelir onlarla sohbet ederiz.” 

Söyleşide Ayça AbakanMumcu’nun çalışma metodu hakkında şu soruyu sorar: “Uğur Mumcu, çalışmalarınızın büyük bir kısmı araştırmalarınıza dayanıyor. Bu araştırmalarınızı nasıl yapıyorsunuz, hangi kaynaklara dayanarak? 

Mumcu“Şimdi çeşitli kaynaklar var. Önce kaynak insan. Tanık birçok insanla görüşüyoruz bir olay olduğu zaman.”

Ayça Abakan“Peki zorluk çekiyor musunuz, kişileri konuşturmakta?” diye araya girer

“Çok” diye devam eder Mumcu“Çok zorluk çekiyorum. Bir kısmı korkuyor, bir kısmı konuşmak istemiyor. Birtakım siyasi yargılar nedeniyle konuşmak istemiyor ve zaman zaman çok güçlüklerle karşılaşıyorum ama o güçlükleri aşmaya çalışıyorum, aştığım ölçüde de başarılı oluyorum. Aşamazsam bu konuda başarılı olamıyorum tabii. Döküman inceliyorum. Örneğin bakın, bana gelirler siz bunları nereden buluyorsunuz bu belgeleri, bir kısmı da efendim sen CİA ajanı mısın KGB ajanı mısın ya da MİT ajanı mısın? Bunları nereden biliyorsun? Çok basit. Eğer bir dava dosyası çok ciddi okunursa bütün belgeler orada vardır. Benim kaçakçılık konusundaki araştırmalarım son 20 yılın kaçakçılık dosyalarına dayanıyor ama bunları okuya okuya, gözümün derecesi arttı, gözlüğümün derecesi arttı. Yani bizde konulara genel yaklaşımlar geçerlidir. 

Abdi İpekçi olayı. Abdi İpekçi dosyasını ben 10 kez okudum açığını yakalayabilmek için ki 500 sayfadan fazla silik fotokopiler, ifadeler. Yani zamanını ayırmak sorunu. Bizde gazetecilik köşende oturacaksın, çayını içeceksin yazını öyle yazacaksın böyle anlaşılır. Oysa gazetecilik haber demek ve her gün yenilenen bir olay. Gazeteci her gün, kendisini yenilemezse gazetecilik yapamaz,

Nuri Çolakoğlu araya girerek Mumcu’ya “Kendinizi yenilemeden söz ettiniz. Nasıl yeniliyorsunuz?” diye sorar?

Mumcu devam eder: “Bütün olayları izlemeye çalışıyorum. Dünyada ne var ne yok onu izlemeye çalışıyorum. Çok okuyorum. Yazdığımdan daha çok okuyorum. Bizde gazetecilerin çoğu kişi, okumaz yazarlar. Yani daha çok kendi yazdıklarını okurlar. Ben her konuda araştırma yanlısıyım.”

Ayça Abakan, o can alıcı soruyu sorar Mumcu’ya: “Yıpratıcı bir çalışma mı gazetecilik hiç bıktığınız oluyor mu?” 

Mumcu da samimi bir şekilde “Bıkmaz olur mu insan? Bir kere sona uğraştığım konudan çok bıktım. Bu, Ağaca olayı kaçakçılık olayı” der.

Nuri ÇolakoğluMumcu’nun yazdığı kitapları merak eder ve “Kaç kitap oldu?” diye sorar.

Mumcu da “Benim genel olarak 11 tane kitabım var. Dördü terör üzerine” şeklinde yanıt verir.

Çolakoğlu sonrasında da Mumcu’ya günlük hayata dair şu soruyu yöneltir: “Uğur Mumcu’nun şöyle bir boş vakti olsa ne yapmak ister?”

Mumcu da şöyle yanıtlar: “Efendim? Kışsa Uludağ’a çıkmak yazsa bir Ege Sahilinde dinlenmek istiyorum, ikisi de olmuyor. Ege’ye gidiyorum, pek de dinlenemiyorum. Tabi çok da yoruluyor insan. Dinlenmeye zaman ayırmak gerekir. Dinlenemeyen insan iyi çalışmaz. Çok yorulduğum zaman da işte evde dinleniyorum. Bütün yapabildiğim bu.” 

Ayça Abakan, müzik konusuna girer ve ilginç bir soru sorar “Peki müzikle ilgileniyorum, müzik dinliyorum sürekli dediniz. Arabesk dinliyor musunuz?”

Mumcu, kesin bir ses tonuyla “Arabeski sevmiyorum, çok Lümpen müziği arabesk.” 

Nuri Çolakoğlu müzik konusuna devam eder ve Mumcu’ya, “Peki eğer müzik türünde bir seçme imkanınız olsa ne dinlemek istersiniz? Mesela Uğur Mumcu’nun isteği olarak bu programda ne çalabiliriz?”

Mumcu da “Vivaldi’nin mevsimler.” eserini ister.

Söyleşinin sonuna doğru Nuri Çolakoğlu, bir tespitiyle başlar ve sorusunu şöyle sorar Mumcu’ya: “Aslında klasik müzik giderek birçok batı müziğini etkilemiş bir şey ama Türk müziğine fazlaca bulaşmadı. Herhalde kültür farklılığından değil mi?” 

Mumcu da bu soruya şu güzel yanıtı verir: “Efendim bizim sınırlarımızdan kaçak mal girer ama batı kültürü çok az giriyor ondan oluyor herhalde. Düşünce özgürlüğü girmiyor tümü yani biz demokrasiyi kısmen alıyoruz. Yüzde 75’ini alıyoruz, yüzde 60’ını alıyoruz. Yani az pilav gibi bir şey yani bir kısmını alıyoruz. Tümünü almıyoruz.” 

Ayça Abakan müzikten sonra edebiyat konusuna girer ve şu soruyu yöneltir: “Çalışmalarınızın dışında pek  kitap okumaya vakit bulabiliyor musun? Edebiyat kitapları, şiir.” 

Mumcu Abakan’ın sorusunu şöyle yanıtlar: “Şiiri çok severim”

Abakan, araya girer “Kimi seversiniz?” diye sorusuna devam eder

Mumcu da “Şimdi şair olarak Atilla İlhan’ı severim ‘ne kadınlar sevdim yoktular’ diyor. Çok güzel bir tanım. Çok iyi bir şair. Tabi Nazım Hikmeti de çok severim, onun yeri ayrı. Hasan Hüseyin’i severim. Munis Faik Ozansoy’u. Şiiri severim. Roman son zamanlarda Türkiye’de en çok satan romanlar sanırım, Latife Tekin, Vedat Türkali izlemeye çalışıyorum.” der.

Program Ayça Abakan’ın şu anonsuyla sona erer “Uğur Mumcu için Vivaldi’nin 4 mevsimleri çalışacağız yeni yılın ilk programında” 

Abakan’ın anonsundan sonra Mumcu da teşekkür eder.

Sanatçı Zuhal Olcay, ödül almak için katıldığı bir film festivalinde “İnsan hangi işi yaparsa yapsın, eğer kendi karanlık tarafına yeniliyorsa, başkalarının onurunu ve kendi onurunu çiğniyorsa burada bir başarıdan söz etmek mümkün değildir. Çünkü onur, insan hayatından uzundur”

Saylam‘ın konuşmasından sonra İlkin Özhan ve Lale Özdilek, Ankara’nın “Taşına Bak ” ve “Uğurlar Olsun” adlı türküleri törene katılanlarla birlikte seslendirdİ.

Özhan ve Özdilek‘e bağlaması ile Keşan Türkü Dostları Derneği Başkanı Soner Velioğlu eşlik etti.

   

Anma töreni katılanların ellerindeki karanfilleri Uğur Mumcu anıtına sunmaları ile sona erdi.

Kaynak: (KGH) - KEŞAN GÜNCEL HABER Editör: Semra ANLAR
 
Etiketler: Uğur, Mumcu, ve, demokrasi, şehitleri, Keşan’da, anıldı,
Haber Videosu
Yorumlar
Ulusal Gazeteler
Bizim Gazete
Yazarlar
Alıntı Yazarlar
Süper Lig
Takımlar
P
Av
M
B
G
O
1
Galatasaray
81
68
1
3
26
30
2
Fenerbahçe
79
79
1
4
25
30
3
Trabzonspor
49
51
11
4
15
30
4
Beşiktaş
46
40
12
4
14
30
5
Kasımpasa
43
53
11
7
12
30
6
Başakşehir
42
38
12
6
12
30
7
Rizespor
42
36
12
6
12
30
8
Antalyaspor
41
35
9
11
10
30
9
A.Demirspor
39
46
9
12
9
30
10
Alanyaspor
39
38
9
12
9
30
11
Sivasspor
38
36
10
11
9
30
12
Kayserispor
36
36
11
9
10
30
13
Samsunspor
36
35
14
6
10
30
14
Ankaragücü
33
36
11
12
7
30
15
Hatayspor
33
36
11
12
7
30
16
Konyaspor
33
31
11
12
7
30
17
Gaziantep FK
31
34
15
7
8
30
18
Karagümrük
30
34
14
9
7
30
19
Pendikspor
29
34
15
8
7
30
20
İstanbulspor
13
22
20
7
3
30
Nöbetçi Eczane


Nöbetçi eczanlerle ilgili detaylı bilgi için lütfen tıklayın.

Arşiv
Modül 1

Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.

Haber Yazılımı